Günümüzün en önemli problemlerinden biridir çalışan anne olmak. Bir yandan kendi kariyer gelişiminiz ve çocuklarınızın geleceği için çalışırken, bir yandan da anne olmanın sorumlulukları ile çocuğunuzun ihtiyaçlarını ve evinizin yönetimini de aksatmadan sürdürmeniz gereklidir. Bu maske ve sorumlulukların arasında annelerin yaşadığı en yoğun duyguda suçluluk hissidir.
Çocuk ile annesi arasında kuvvetli bir duygusal ve biyolojik bağ kurulmuştur. Örneğin, bir bebek bile birçok insan içinde annesinin kokusunu hissedebilir. Çocuk ile anne arasındaki bu bağın örselenmesi halinde, çocukta ayrılma anksiyetesi ortaya çıkar. Bu anksiyete, çocukta içine kapanma, depresif ruh hali, zihin ve dil gelişiminde gerileme, uykusuzluk, kabızlık gibi birçok olumsuz etkiler yaratabilir. Annelerde çocuklarına görünmez bir bağ ile bağlıdır. Bu bağı zedeleyen her şey annede gerginlik yaratır. Tüm bu kaygı ve endişeye de ‘kaybetme anksiyetesi’ denilebilir. Çocuğun anneden ayrılması halinde, çocuğun hissettiği ayrılma anksiyetesi yaşamın ilk 3 yılında ortaya çıkarken, annenin çocuğundan ayrılması halinde annede ortaya çıktığı öne sürülen kaybetme anksiyetesinin ömür boyu sürdüğü öne sürülmektedir.
Anne işe gitmek üzere çocuğundan her ayrılışında, onun tehlikede olduğunu, bu tehlikeyi fark edemeyeceği için çözüm bulamayacağını, dolayısıyla çocuğunu koruyamayacağı ve onu kaybedeceği endişesini yaşar. İşten geri kalan zamanın önemli bir kısmını kendi ev işlerine ayırmak durumunda kalan ve aşırı yorulan annenin, çocuğuna ayırabileceği zaman daralır. Yorgun anne ve çocuk baş başa kaldıklarında, bu dar zamandan yeterince yararlanamazlar. Anne kendini yetersiz hissedebilir ve bu durum çalışan annenin stresini bir kat daha arttırır.
Çalışan Annelere Öneriler
- Çocuğunuzun her istediğini yapmayın: Çalışan anne-baba olmanın verdiği suçluluk duygusuyla çocuğunuzu yetiştirirken, onun kişilik gelişimini olumsuz etkileyecek yaklaşımlarda bulunmayın. Her istediğini yapmak, sadece çocuğunuza zarar verir.
- Kaliteli zaman geçirin: Çok fazla değil, kaliteli zaman geçirmek çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılamanızı sağlayacaktır. Boş vakitlerinizi önceden programlayın, her akşam eve döndüğünüzde, mutlaka çocuğunuzla baş başa zaman geçirmek için fırsat yaratın.
- Size her an ulaşabileceğini söyleyin: Çocuğunuzun istediği her an size ulaşabileceğini bilmesini sağlayın. Yanında olamasanız da sizi istediği zaman arayabilmeli.
- Önemli zamanları ihmal etmeyin: Çocuğunuz için önemli olan zamanlarda, onun yanında olmaya özen gösterin.
- Ruh halinizden ona bahsedin: Yorgun, stresli bir iş gününün ardından eve geldiğinizde; sizi özlemiş olan, enerjisi bitip tükenmeyen, sizden bir şeyler isteyen çocuğunuzla karşılaşacaksınız. Bu durumlarda çocuğunuza yorgun olduğunuzu ya da iş yerinde bir olay nedeniyle kızgın olduğunuzu anlatıp ondan beklediğiniz davranışı söyleyin.
- Sorumlulukları paylaşın: Kendinize zaman ayırın. Siz ne kadar huzurlu ve rahat olursanız, aileniz de bunu hissedecektir. Bunun için sorumlulukları paylaşın.
- Öncelikli işler planı yapın: Gerek evde gerekse işte, yükünüzün arttığı dönemlerde bir süre yalnızca acil ve önemli olan işlerinizle ilgilenin. Yükünüzün çok arttığını hissettiğiniz yerde bazı alışkanlıklarınızdan tamamen vazgeçin, bunun için kendinize önceden "vazgeçilebilirler listesi" bile hazırlayabilirsiniz.
Unutmayın ki, her çocuk mutlu, üretken, kendisiyle barışık bir anneyi, kendisi için işini terk etmiş, saçını süpürge etmiş bir anneye tercih eder. Çocuğunuz sizin aynanızdır; siz mutluysanız o da mutlu olur, siz kaygılıysanız o da kaygılıdır, siz hayatla hep kavga ederseniz o da kavga eder. Çalışan bir annenin çocuğu olmak hayatta insana kaybettirdiklerinden çok daha fazla şey kazandırır.