Kelime anlamı olarak, gidiş yönünün tersine yani “geriye kaçış” olarak bilinen Reflü: Mide sıvısının, yemek borusuna kaçması ve sonrasında oluşan yakınmalarla, yemek borusunun tahribatına neden olan bir sindirim sistemi hastalığıdır. Hastalar için sorun teşkil eden nokta ise, yemek borusu ile mide arasında bulunan fonksiyonel kapakçığın iyi çalışmamasıdır.
Mide ve göğüs bölgesinde ekşime ve yanma, ağza acı su gelmesi, ses kısıklığı, yutma güçlüğü, kronik öksürük gibi belirtilerle kendini gösteren Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GÖRH), günümüzde yaygınlaşan alkol ve sigara kullanımı, sağlıksız beslenme ile artan obezite problemi, hamilelik ve diyabet gibi faktörlerle toplumda sıklıkla karşılaştığımız bir durum haline gelmiştir.
Reflü Tanısı Nasıl Konur?
Reflü tanısında altın standart; ‘Özofagus Manometresi’ ve midede asit ölçümü yapan ‘PH Metre’dir. Bu yöntemin sunduğu parametreler ışığında, reflünün alt tiplerini ve şiddetini tespit edip, hastayı doğru tedaviye yönlendirmek mümkündür. Hastanemizde PH metre tetkiki yapılmaktadır.
Reflü Hastalığı Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Reflünün tedavi edilmediği durumlarda, hayat konforumuzu önemli ölçüde etkileyen ciddi sorunlarla karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdır. Bu sorunlardan bazıları, yemek borusunda daralma, reflüye bağlı doku hasarı yani bölgede oluşan küçük yaralar ve ülserler şeklinde ortaya çıkarken, ileri formlarında Barrett özofagusu gibi prekanseröz (kansere neden olabilen) lezyonlar olarak görülmektedir.
Reflü Hastalığının Cerrahi Tedavisi
Erken dönemli ve hafif şiddette seyreden reflü hastalığında “sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, yaşam kalitesini olumsuz etkileyecek her türlü alışkanlıktan uzak durma” gibi hayat tarzında yapılan birtakım değişiklikler ve ilaç tedavisi ile hastalık kontrol altına alınabilmektedir. Uygulanan tedavi ve yapılan düzenlemeler neticesinde, semptomlarda gerileme görülmüyor ve yakınmalar devam ediyorsa, uzun süreli ilaç kullanımının sakıncaları da düşünülerek cerrahi tedavi uygulanmalıdır.
Reflü hastalığında değişik cerrahi teknikler kullanılabilmektedir. Yaşanan teknolojik değişimler ile gelişen cerrahi tedavi, hekime sağladığı kolaylıkla beraber hastanın da kısa sürede günlük hayatına dönebilmesine olanak tanıyarak başarılı sonuçlar doğurur. Biz, cerrahi seçenekler içerisinde, ameliyat sonrası yutma güçlüğü, midede şişkinlik gibi sorunlara daha az sebep olan “Laparoskopik Toupet Fundoplikasyon” yöntemini tercih ediyoruz. Bu ameliyat şekliyle hedeflenen, varsa mide fıtığını onarmak ve asitin yukarı kaçmasını engelleyen düzeneği sağlamlaştırmaktır.